DEVAM: 71- MERYEM OĞLU
İSA'NIN NEBİMİZ MUHAMMED (S.A.V.)'İN ŞERİATI İLE HÜKMETMEK ÜZERE İNECEĞİ BABI
247 - (156) حدثنا
الوليد بن
شجاع، وهارون
بن عبدالله، وحجاج
بن الشاعر
قالوا: حدثنا
حجاج (وهو ابن
محمد) عن ابن
جريج. قال:
أخبرني أبو
الزبير؛ أنه سمع
جابر بن
عبدالله يقول:
سمعت النبي
صلى الله عليه
وسلم يقول: "لا
تزال طائفة من
أمتي يقاتلون
على الحق ظاهرين
إلى يوم القيامة.
قال، فينزل
عيسى بن مريم
صلى الله عليه
وسلم فيقول
أميرهم: تعال
صل لنا. فيقول:
لا. إن بعضكم
على بعض
أمراء. تكرمة
الله هذه
الأمة".
[:-393-:] Bize Velid b. Şiica' ile Harun b. Abdillah ve Haccac b.
eş-Şair rivayet ettiler. Dedilerki: Bize Haccac —ki İbni Mtıhammed'dir —, İbni
Cüreyc'den rivayet etti. (Demiş ki): Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi ki, kendisi Cabir b. Abdillah’ı şöyle derken işitmiş: Ben Nebi
Sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim:
"Ümmetimden bir
kesim kıyamet gününe kadar hak üzere üstünlük sağlamışlar olarak savaşmaya
devam edeceklerdir. Sonra Meryem oğlu İsa inecek, onların emiri, gel bize namaz
kıldır diyecek, o Allah'ın bu ümmete bir ikramı olmak üzere: Siz birbirinizin
emirlerisiniz, diyecektir. "
Diğer tahric: Müslim,
4931; Tuhfetu'l-Eşraf, 2840
DAVUDOĞLU ŞERHİ İÇİN buraya tıklayın
NEVEVİ ŞERHİ (387-393 numaralı
hadisler): Bu babta meşhur hadisler yer almaktadır. Sıralarına göre
hadislerin lafızIarını, anlamlarını ve hükümlerini sözkonusu edeceğiz:
(387)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Meryem oğlu İsla'nın aranızda
bir hakem olarak inmesi pek yakındır ... " buyruğundaki
"aranızda" lafzı, hadis her ne kadar onun ineceği zamana
yetişmeyecek, ümmetin bir kısmına yönelik bir hitap ise de, bu ümmet arasında
inecektir, demektir.
"Bir
hakem olarak" buyruğu, bu şeriat ile hükmeden birisi olarak inecektir,
demektir. O bağımsız bir risalete sahip ve nesh edici bir şeriatı olan bir nebi
olarak inmeyecektir. O sadece bu ümmetin hakimlerinden bir hakim olacaktır.
"Kıst"
adalet demektir. İksat, adalet yapmak, muksit ad aletli kimse demektir. Fakat
kaf harfi fethalı olarak "kast" ve bunun ism-u faili
"kasıt" zulmeden birisinin halini anlatmak için kullanılır.
Resulullah
(sallallahu a1eyhi ve sellem)'in: "Haçı kıracak" ibaresi, onu
gerçekten de kıracak, hristiyanıarın onu tazim şeklindeki geçersiz kanaatlerini
çürütecektir, demektir. Burada:
1
- Münker işlerin ve batıla ait araçların değiştirilmesine delil bulunmaktadır.
Domuzun öldürülmesi de bu türden bir iştir.
2-
Burada gerek bizim mezhebimizin, gerek cumhurun kanaati olan küfür diyarında
yahut başka bir yerde domuzu bulup da, onu öldürme imkanım ız olduğu takdirde
onu öldürebileceğimize ve eğer domuzun bir saldırganlığı yoksa, ona ilişilmez
diyerek mezhebimize mensup olup, istisnai olarak bu kanaati kabul eden kimselerle
bu kanaati paylaşan diğerlerinin görüşlerinin çürütüldüğüne delil
bulunmaktadır.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Cizyeyi kaldıracak" ibaresinin
doğru anlamı şudur: O cizye almayı kabul etmeyecek, kafirlerden İslam'a
girmekten başka bir seçeneğe razı olmayacak. Aralarından cizyeyi ödemeye
kalkışanlara ilişmekten geri durmayacak. Aksine Müslüman olmak ya da
öldürülmekten başka bir seçeneği kabul etmeyecek. İmam Ebu Süleyman elHattabi
ve ondan başka diğer ilim adamları (Allah'ın rahmeti onlara olsun) böyle
demişlerdir.
Kadı
İyaz (rahimehullah) da bazı ilim adamlarından bu anlamda görüş naklettikten
sonra şunları söylemektedir: Burada sözü geçen malın çoğalması cizyenin
konulmasından dolayı olabilir. Cizyenin konulması ise bütün kafirlere cizye
yükümlülüğünün konulması demektir. Çünkü kimse onunla savaşmayacak, savaş
ağırlıklarını bırakacak, bütün insanlar da ya Müslüman olmak suretiyle yahut
teslim olmak suretiyle ona itaat edecek o da teslim olanların üzerine cizye
yükümlülüğü kayacaktır. Kadı İyaz'ın açıklaması bu olmakla birlikte bu makbul
bir açıklama değildir. Doğrusu bizim az önce yaptığımız açıklamadır. O da onun
Müslüman olmayanlardan İslam'a girmekten başka bir seçenek kabul etmeyeceğidir.
Buna dayanılarak ama bu günümüzdeki şeriat hükmüne aykırıdır denilebilir; çünkü
kitap ehli olan bir kimse cizye vermeyi kabul ettiği takdirde onun bu teklifini
kabul etmek icab eder. Onu . öldürmek de Müslüman olmaya zorlamak da caiz
olmaz.
Böyle
bir kanaatin cevabı şudur: Sözkonusu edilen bu hüküm kıyamet gününe kadar
geçerli bir hüküm değildir. Aksine bu hüküm İsa (aleyhisselam)'ın inişinden
öncesine kadar diye kayıtlıdır; çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu
sahih hadislerle bu hükmün nesh edileceğini haber vermiştir. İsa (aleyhisselam)
bunun nesh edicisi değildir. Aksine bu neshi beyan eden bizim Nebimiz
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'dir; çünkü İsa (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bizim şeriatimiz ile hükmedecektir. Böylelikle onun o zamanda cizyeyi kabul
etmemesi Nebimiz Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şeriatının bir hükmü
olduğuna delildir.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ve mal çoğalacak" buyruğunun
anlamı da: Çoğalacak, bereketler inecek ve hayırlar artacaktır. Buna sebep ise
adalet ve haksızlığın olmamasıdır. Başka bir hadiste geldiği gibi "yer de
ciğer parçalannı kusacaktır." (2/190) Aynı şekilde emellerin kısalacak ve
kıyametin yaklaştığını öğrenecekleri için dünyaya rağbetler de azalacaktır
çünkü İsa (a1eyhisselam) kıyametin alametlerinden birisi olacaktır. Allah en
iyi bilendir.
Diğer
rivayette (388) geçen: "Öyle ki tek bir secde dahi dünyadan ve
dünyadakilerden hayırlı olacaktır" sözlerinin anlamı -Allah-u alem- şudur:
Emellerinin
kısalacağından ve kıyametin yaklaştığını bileceklerinden namaza ve diğer itaatlere
rağbetleri artacaktır. Dünyaya rağbet ve isteklerinin azalmasına sebep ise ona
daha az ihtiyaç duymaları olacaktır. Hadisten açıkça anlaşılan anlam budur.
Kadı
İyaz (rahimehullah) dedi ki: Yani bir secdenin ecri onu yerine getiren kimse
için dünyayı ve dünyadakileri sadaka olarak vermesinden daha hayırlı olacaktır.
Çünkü o vakit mal dolup taşacak ve değeri azalacaktır. Cimrilik de, cihad
uğrunda harcamak için ona ihtiyaç da azalacaktır. Hadiste geçen secde, secdenin
kendisidir yahut namazı anlatan bir tabir de olabilir. Allah en iyi bilendir.
"Sonra
Ebu Hureyre diyor ki: İsterseniz: "Kitap ehlinden ölümünden önce ona iman
etmeyecek kimse yoktur" (Nisa, 159) ayetini okuyunuz." Bu sözlerde
Ebu Hureyre'nin bu ayet ile ilgili olarak "ölümünde" lafzındaki
zamirin İsa (aleyhisselam)'a ait olduğu kanaatini taşıdığına dair açık bir
delalet bulunmaktadır. Bu kanaatin anlamı da şu olur: İsa (aleyhisselam)
zamanında kitap ehlinden olan herkes mutlaka ona iman edecek ve onun Allah'ın
kulu ve Allah'ın kadın kulunun oğlu olduğunu bilecektir. (2/191) Bu aynı
zamanda müfessirlerden bir topluluğun da kanaatidir; ama müfessirlerin çoğu ya
da çoğunluğu zamirin kitap ehlinden olan kişiye ait olduğu kanaatindedir.
Anlamı
da şöyle olur: Kitap ehlinden her kimin ölümü yaklaşırsa mutlaka ölümü halinde
ama ruhu bedeninden çıkmadan, İsa (a1eyhisselam)'a, onun Allah'ın kulu ve
Allah'ın kadın kulunun oğlu olduğuna inanacaktır. Fakat bu imanın kendisine bir
faydası olmaz; çünkü bu iman ölüm halinde ve ruhun alınması sırasında gerçekleşen
bir imandır. Böyle bir halde ise yapılan işin yahut söylenen sözün bir hükmü
yoktur. Bu halde iken Müslüman olmak, kafir olmak, vasiyet, alışveriş, köle
azad etmek ve bunun dışındaki diğer sözlerin hiçbiri sahih değildir; çünkü yüce
Allah'ın: "Yoksa tövbe kötülükleri işleyip, durup da nihayet onlardan
birine ölüm gelip çattığında: Ben şimdi gerçekten tövbe ettim diyenlerin ve
kafir olarak öleceklerin ki değildir. " (Nisa, 18) buyruğu bunu
gerektirmektedir. Bu görüş daha güçlüdür; çünkü birinci görüş kitap ehline
mensup olan kişiyi tahsis ebnektedir. (Yani özelolarak İsa'nın nüzulü döneminde
olan kitap ehlini kapsamaktadır) ama Kur'an'ın zahirinden anlaşılan ise İsa'nın
zamanında olsun, onun nuzülünden önceki zamanda olsun bütün kitap ehlini kapsayacak
genel bir buyruk olmasını gerektirmektedir. Ayrıca bunu: "Ölümlerinden
önce" diye okuyanların kıraati de desteklemektedir. (Nisa, 159'daki)
"ona" zamirinin Nebimiz Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
"ölümünde" lafzındaki zamirin ise kitap ehlinden olan kişiye ait
olduğu da söylenmiştir.
Senette
(389) "Ata b. Mina" isminde mim kesreli, sonu ise memdud elif'tir.
Meşhur olan budur fakat el-Metali sahibi hem med'li okunur, hem kasr ile okunur
demiştir. Allah en iyi bilendir.
Rvsulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Genç develer bırakılacak ve onlara
ragbet edilmeyecektir" buyruğuna gelince, "el-kılas" lafzı
"kalus"un çoğuludur. Develerin genç olanları hakkında kullanılır yani
bunlara rağbet edilmeyecek, bunlara sahip olmak arzusu duyulmayacak. Buna sebep
de malların çoğalması, amellerin azalması, mala ihtiyaç duyulmayıp, kıyametin
yaklaşacağının bilinmesidir. Genç develerin sözkonusu edilmesinin sebebi ise
Arapların mallarının en değerlileri olan deve türünün en üstünü olmalarından
dolayıdır. Bu yönüyle yüce Allah'ın: "Doğumu yaklaşmış develer başıboş
bırakıldığı zaman" (Tekvir, 4) buyruğunun anlamına benzemektedir.
"Onlara
itibar edilmeyecek. " Yani onlara kimse aldırmayacak, sahipleri onları
önemsemeyecek, onlara dikkat ebneyecek. Zahir olan anlam budur. Kadı İyaz ve
el-Metali sahibi -Allah'ın rahmeti onlara olsun- şöyle demişlerdir: Onlara
itibar edilmemesi zekatlarının istenmemesi demektir. Çünkü zekatı kabul edecek
kimse bulunmayacaktır ama bu gerek bu hadisten, gerek başkalemndan anlaşılan
çeşitli sebeplerden dolayı batıl bir açıklamadır. Doğrusu bizim az önce
kaydettiğimizdir. Allah en iyi bilendir.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Düşmanlık yok olup gidecektir"
buyruğundan kasıt adavet ve düşmanlıktır.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Malı (almaya) çağnlacaklar ama kimse
onu kabul etmeyecek. " buyruğunda geçen kimsenin onu kabul ebneyişinin
sebebi belirttiğimiz üzere malın çokluğu, emellerin kısalmış olması, ona
ihtiyaç duyulmaması ve kıyametin yaklaştığının bilinmesi sebebiyle ona olan
rağbetin azalması olacaktır.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (393): "Ümmetimden bir taife ...
çarpışacaktır" buyruğu ile ilgili açıklamayı ve bu hadis ile (2/193)
"kıyamet Allah Allah diyen kimsenin başına kopmayacaktır" hadisinin
bir arada nasıl anlaşılacağını açıklamış bulunmaktayız.